Çerkezoğlu 1 Mayıs’ı anlattı: Dostlarımızın her aşamadan haberi vardı
İSTANBUL – Ekonomik krizin faturası çalışanlara çıkarken temmuzda asgari ücrete zam yapılmaması bu yükü daha da ağırlaştırdı. Sendikalar, bu duruma karşı yeterince ses çıkarmamakla eleştiriliyor. Türkiye’nin en köklü sendikal hareketlerinden olan Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) da tepkilerden nasibini alıyor. DİSK’in 1 Mayıs’taki tutumu da sol kamuoyunda hala tartışılıyor.
DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu’na üç ana başlıkta sorularımızı yönelttik. DİSK’in 1 Mayıs tutumundan, sendika üyeliklerinin silinmesine ve yakın gelecekte DİSK’in nasıl bir program belirleyeceğine dair sözü Çerkezoğlu’na bırakıyoruz.
‘TAKSİM’İN ÖZGÜRLEŞTİRİLMESİ DEMOKRASİ MÜCADELESİDİR’
İlk olarak 1 Mayıs sürecinden başlayalım. DİSK, Saraçhane’ye çağrı yaptı. DİSK’in 1 Mayıs tutumuna dair de eleştiriler yapıldı. Sizin isminize dair de eleştiriler sunuldu. Neden Saraçhane?
Taksim’in özgürleştirilmesi meselesi, aynı zamanda demokrasi mücadelesidir. Özellikle 1976’da ilk kez 1 Mayıs DİSK’in öncülüğünde kitlesel olarak kutlandı. 1977’de yaşanan katliama rağmen 1978’de daha kitlesel 1 Mayıs organize edildi. 12 Eylül’den sonra hem 1 Mayıs hem de Taksim yasaklıydı. 1 Mayıs’ın özgürleştirilmesi için mücadeleler verdik. Özellikle 2000’li yıllardan sonra DİSK’in yeniden açılmasıyla, 2004 yılında yine Taksim hedefiyle toplanıldı. Ancak o gün de Saraçhane’den ileri yürünememişti. 2004’deki o tutum, 2005 ve 2006’da o dönem yasaklı olan Kadıköy Meydanı’nı 1 Mayıs’a açmamıza olanak sağladı. Büyük mitingler yaptık, arkadaşlarımızı kaybettik. 2007’den itibaren yeniden Taksim hedefini koyduk. 77’nin yıl dönümüydü. Ancak yine Taksim’e çıkamadık. 2008’de bırakın Taksim’e çıkmayı DİSK binasından çıkamadık. Sabah DİSK’e gaz bombaları atıldı. 2009’da yine bütün müdahalelere rağmen dönemin valisinin deyimiyle ‘makul’ sayılan kitleyle Taksim’e ulaştık. 2013’ten sonra Taksim yeniden yasaklandı. Taksim gibi güçlü bir meydanda, 1 Mayıs gibi güçlü bir günde buluşulmasından hükümet rahatsız oldu. Taksim dışında 1 Mayıs yapmayacağımızı söyledik. Şişli ve Beşiktaş’tan yürüme denemelerimiz oldu, polis müdahalesiyle karşılaştık. 2016’dan sonra Bakırköy ve Maltepe’de 1 Mayıs’ı organize ettik.
‘DİSK BEŞİKTAŞ’TAN YÜRÜYECEKTİ’
Bu yıl özellikle Anayasa Mahkemesi kararı doğrultusunda, Taksim dışında 1 Mayıs’ı yapmayacağımızı diğer kurumlarla da paylaştık. Tüm kurumlara önemli öneriler de getirdik. Tek noktada toplandığımız zaman fiziken barikatı aşmamız mümkün olmuyor. Geçtiğimiz 1 Mayıs’ta da her kurumun kendi kitlesiyle yüzünü Taksim’e dönmesi gerektiğini söyledik. DİSK’in özetle önerisi buydu. Bu maalesef gerçekleşmedi. Biz o yüzden açıklamamızı hemen yapmadık. Biz Beşiktaş’tan Taksim’e yürüyecektik. Dörtlü içerisinde sadece KESK, ayrı bir kol açabileceğini söyledi. Diğer kurumlar da DİSK ve KESK’in açacağı iki ayrı koldan Taksim’e yürüme kararı aldıklarını söyledi. KESK, Beşiktaş’ı işaret edince, Biz de Saraçhane’yi belirledik.
‘SENDİKAYLA PARTİLERİN YÜRÜME TARZI FARKLI OLABİLİR, 1 MAYIS’TA GÖRDÜK’
Bu tertip komitesi kararı mıydı?
Hayır. DİSK’in önerisi hem tertip komitesine hem de İstanbul’da o gün ne kadar yapı varsa onlaraydı. Farklı kollardan farklı toplanmalarla Taksim’e yürümesi gerektiğini önerdik. Bizim önerimiz birden fazla toplanma noktası olsun yönündeydi. Son güne kadar Beşiktaş ve Saraçhane diye iki ayrı kol vardı. Son gün KESK de kararını değiştirip Saraçhane’ye geldi. Çeşitli siyasi partilerin barikatı aşmak konusunda zorlama girişimleri oldu. Belli bir saatte kitlemizi toplayıp, emniyetle görüştük. Barikatın açılmasını istedik. Gördük ki barikat açılmayacak tertip komitesiyle bir araya geldik. Ortak kararla, burada bir açıklama yapıp 1 Mayıs’ı bitirme kararı aldık. Saraçhane’ye gelecek kurumlara önceden bunu bildirmiştik. Anayasa Mahkemesi kararı tanınmazsa orada basın açıklaması yapılacağı biliniyordu. KESK, TMMOB, TTB de bunu biliyordu.
‘GÖNÜL KIRIKLIĞINI ANLARIM’
Sosyalist kamuoyunda eleştiriler oldu. Tertip komitesi kendi arasında bir muhasebe yaptı mı?
Gönül kırıklığını anlarım. Ancak DİSK 1 Mayıs öncesinde ne dediyse onu yaptı. Şeffaf bir süreç işledi. Barikat aşılamazsa, barikata fiilen yüklenme tarzının DİSK olarak olmayacağını söyledik. Müzakere ederek barikatın açılmasını zorlayacağımızı söyledik. KESK, TMMOB, TTB’nin de aynı kararı vardı. 1 Mayıs öncesi Saraçhane’ye geleceğini söyleyen örneğin, SOL Parti, TKP, EMEP ve TİP’e bunlar söylendi. Her aşamadan dostlarımızın haberi vardı. Sendikanın tutumuyla, siyasi partinin tutumu birbirinden farklı olabilir. Biraz bundan kaynaklı, farklı değerlendirmeler oldu. Eleştirilerin hepsini anlayışla karşılıyorum.
‘TAKSİM HEDEFİNDEN BİR MİLİM ŞAŞMADAN…’
Biz Taksim hedefinden bir milim şaşmadan, önümüzdeki yıl Taksim’de olmak için yine elimizden geleni yapacağız. Bu süreçte tutuklanan, gözaltına alınan arkadaşlarımızın tümüyle bu antidemokratik uygulamaları aşalım istiyoruz.
SENDİKALARIN İŞ KOLU BARAJ SORUNU
1 Mayıs meselesini yeterince konuştuk diye düşünüyorum. Yakın zamanda gündem olan iş kolu barajı sorunu mevcut. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, sendikaların üye sayısını açıkladı. İş kolu barajı neye hizmet ediyor?
Sendikal hakların kullanılmasına engeldir. Bütün her şey işçilerin hakkını kullanmasına engel. Resmi sendikalaşma oranı yüzde 15. Kayıt dışını dahil ettiğimizde daha az bir tablo çıkıyor karşımıza. Bütün baskıları aşsanız da Toplu İş Sözleşmesi’ne (TİS) ulaşmanız için zorlu süreçler geçirmeniz gerekiyor. Ülke barajı, iş yeri çoğunluğu gibi TİS masası kuruluyor. TİS kapsamındaki işçi sayısı yüzde 10, özel sektörde yüzde 5’lere kadar iniyor. Bu tablonun nedeni anti demokratik uygulamalar. 1980 darbesiyle başlayan bir mevzuattan bahsediyorum. DİSK olarak sendikalaşmanın önündeki engellerin kaldırılmasını talep ediyoruz.
Dev Sağlık İş, bakanlığın verilerine göre yüzde 0.99’da kalarak barajı geçememiş görünüyor. İtirazlarınız var, dava açtınız. Neden?
Temmuz ayında bir buçuk gün üye kayıt sistemine girilemedi. Çalışma yapılıyor denildi. Bu süreçte birçok arkadaşın sendika üyeliği silindi. Bunlardan biri de benim. 14 Temmuz’da DİSK’in Genel Başkanı olarak sendikanın üyesi görünmüyorum. Bu yetmedi, sağlık iş kolunda işçi sayılmayanları, işçi olarak gösterip barajı yükselttiler. Bir başka mesele ise Yargıtay kararı var. Bakanlık ‘temmuz ayı içerisinde veriler açıklanır’ diyor. 31 gün var. Burada bürokrasi ne isterse ona karar veriyor. Ancak Yargıtay, istatistiklerdeki verinin bir önceki güne ait olması gerektiğini söylüyor. Ortada büyük bir hata var ve bu ortaya çıktı. Bakanlığa resmi bir yazı da yazdık. Sorunun düzeltilmesini bekliyoruz.
En yüksek yargı organının Yargıtay olduğuna dair tartışmalar var malum. Burada Yargıtay kararına da riayet edilmemiş.
Evet, maalesef. Ocak ve temmuzda 31 gün var. 1 gün tespit edilmeli, verilerin açıklanacağı tarih önceden bilinmeli. Üye sayıları ve yüzdelik dilimi anlık olarak takip edilmeli. Yetki süreci gelen iş yerleri için yetki başvurusu yapıyoruz. Örneğin Akdeniz Üniversitesi’nde yetki başvurusunda bulunduk. Hastanelerde örgütlenme çalışmalarımız devam ediyor.
Bu bir mücadele başlığı sanırım.
Evet. Mücadele başlığı olarak görüyoruz, bununla ilgili de sonuç almak için çalışmalarımızı devam ettireceğiz.
‘HÜKÜMET HERKESİ YOKSULLUKTA EŞİTLEMEK İSTİYOR’
Başka bir mesele ise asgari ücretlilerle, emekliler. Temmuzda asgari ücrete zam yapılmadı. En düşük emekli aylığı 12 bin 500 oldu. Geçimle ilgili sıkıntılar var. Temmuzdan sonra eleştirilerin tonunun artması beklenirken neden azaldı
Hükümetin, herkesi yoksullukta eşitlemekle gibi politikası var. İstiyorlar ki herkes asgari ücretle çalışsın. Bugün Türkiye’de herkes ‘vergide adalet’ diyorsa bu DİSK’in 2 yıllık çalışmasının ürünü. Özellikle 2 yıldır yaptığımız eylemlerde, gelirde adalet ve vergide adalet vurgusu öne çıkıyor. TÜİK’e davalar açtık. Amansız bir mücadele içerisindeyiz. Emekli aylıklarının yükseltilmesi ve asgari ücret meselesi de bunun önemli bir parçası. 1 Temmuz’da asgari ücret raporu hazırladık.
‘DİSK TARİHSEL SORUMLULUĞUNUN FARKINDA’
Yakın gelecekte işçi sınıfını ne bekliyor, DİSK ne yapacak?
Hükümet ısrarla zam yapmayacağını söyledi. Bunu da enflasyonla ilişkilendirdi. Teşhis yanlış olunca, tedavi de yanlış oluyor. Dolayısıyla Türkiye’de yapılması gereken şey bölüşümün adil olmasıdır. Türkiye işçi sınıfı çok çalışıyor ancak payını alamıyor. Eylül ayında yeni bir programla mücadele başlatacağız. Diğer konfederasyonlarla da görüştük. Ancak biz DİSK olarak dediğimizi yapacağız. 2 yıldır vergide ve gelirde adalete talep çok fazla. Bir taraftan da DİSK’in gücünü artırmaya çalışıyoruz. Çünkü o zaman etki alanınız da genişliyor. DİSK tarihsel sorumluluğunun farkında. Önümüzdeki dönem, işçisi, işsiziyle geçim derdinin arttığı Türkiye’de mücadele edeceğiz.